|
|
|
İÇERİK |
|
|
|
|
|
|
|
YENİÇERİ OCAĞININ KALDIRILIŞININ TAŞRADAKİ YANSIMASI |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
YENİÇERİ OCAGI'NIN KALDıRıLIŞININ TAŞRADAKİ
YANSIMASI
( 1826-1827)
Yrd. Doç. Dr. Hamiyet SEZER / A. Ü. Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi
Bilindiği gibi Yeniçeri Ocağı, i. Murat zamanında hükümet merkezinde padişahların maiyyetinde daimi ücretli askerlerden kurulmuştu. Başlangıçta, Osmanlı Devleti'nin başarısında önemli roloynamış ve iki buçuk yüzyıl Ocak, düzenli bir şekilde işlemiştir.Yeniçeri Ocağı'nın işleyişi, ocağa asker almadaki kurallar 17. yüzyılın ilk yarısında bozulmaya başlamıştır. Önceleri Acemi Ocağı 'nda yetiştikten sonra Yeniçeri Ocağı'na geçilmekteyken daha sonra bu kural bozulmuş, dışardan da asker alınmaya başlamıştır. Bu durum sonraki yıllarda daha da kötüleşmiş, asker olmadığı halde, elinde yeniçerilerin aldıkları ulufeyi almak için esame belgesi olan kişiler artmıştı. Ayrıca, yine Yeniçeri Ocağı'nda düzenli olarak yapılan talimler aksamaya başlamıştı. Devlet adamları, bozulmayı görmüşler, tedbirler almaya başlamışlardı. Bu çalışmalar özellikle 18. yüzyılda başlamış, diğer yenilik faaliyetleri sırasında, askeri sistemde de düzenleme yapılmak istenmiştir. Örneğin, Amcazade Hüseyin Paşa zamanında (1701) yine, 1728'de III. Ahmet zamanında Nevşehirli Damad İbrahim Paşa öncülüğünde çeşitli düzenlemeler yapılmaya çalışıldığı bilinmektedir. Askeri sistemde yenileştirme çalışmaları durmamış, devam etmiştir. Bu durum II. Mahmut döneminde artık bir şey yapılamayacağının görülerek, ocağın kaldırılmasına karar verilene kadar sürmüştür.
Devamı... |
|
|
|
|
|
|
|
|
YAZARDAN |
|
|
|
|
|
|
Hiçbir oyunumda tarihten yola çıkmadım ben. Günümüzden yola çıktım. Günümüz olaylarıyla, kişileriyle, sorunlarıyla bir çağrışım uyandırdığı anda tarihe yöneldim. (…) Benim zaman içindeki çevrem, Kanuni Sultan Süleymanlara, simavnalı Şeyh Bedrettinlere, Gılgameşlere dek uzanıyordu. Ama insan aynı insandı. Onların kaygıları, düşünceleri, sorunları, yazgıları…
Çok yanlış olarak tarihsel konulu oyunlar tarihle karıştırılır. Oysa tarih şaşmaz biçimde nesnel, oyun şaşmaz biçimde özneldir. Bir oyun yazarıyla, bir tarihçinin olaylara bakış açıları başkadır, yöntemleri başkadır. Amaçları başkadır. Başka başka bireşimlere gitmeleri doğaldır, olağandır, hatta kaçınılmazdır.
…sanatçı bir şeyleri çözümlemek için yazmaz. (…) Sanatçı sergiler, düşündürür, yorumlamayı da seyir işine ya da okuyucusuna bırakır. Doğru çözüm sonradan doğru yorumlayanlardan gelir. *
*: Orhan Asena’nın söyleşi ve yazılarından alıntılanmıştır.
Kaynak: Nutku, Hülya-CUMHURİYETİN 75. YILINDA BİR YAZAR: ORHAN ASENA-T.C Kültür Bakanlığı Yay.
Haz: Andaç, Feridun-AYDINLANMANIN IŞIĞINDA SANAT İNSANLARIMIZ IV- Papirüs Yay.
|
|
|
|
|
|
|
|
ZİYARETÇİ DEFTERİ |
|
|
|
|
|
|
|
İSTANBUL EFENDİSİ |
|
|
|
|
|
|
|
TARLA KUŞUYDU JULIET |
|
|
|
Bugün 16 ziyaretçi (250 klik) kişi burdaydı! |